23 Nisan 2013 Salı

Kapıdan kovarlarsa bacadan gireriz

Kapıdan kovarlarsa bacadan gireriz

Alarko Holding 1.dereceden sit alanı bölgesine Termik Santral dikiyor.Bu bölgeye insanlar alınmıyor, çevirdiği teli bile bakanlık dikmiş.Hemen fotoğraf karemize alıyoruz.

Madem içinden geçerek kocakum plajımıza gidemiyoruz, bizde etrafından dolaşarak gireriz dedik ve bindik bisikletlere.




Bir tepe aştıktan sonra kocakum plajı iniş yolunu geldik.Kışın yağan yağmurlar ve suların akıntı yolu       haline gelen iniş yolumuz bize zorluk çıkarsada aşağıya kadar indik.


Ateşimizi yakıp köfteleri biran önce pişirmek için sabırsızlanıyorduk.Önce odun parçalarını köz haline getirdik.



                                                                            usturmaça


 Kocakum Plajında denize girmeyi özledim.Bir türlü ısınmayan denize kızıyorum :((





   Bakmayın tişörtle durduğumuza sonra giydik üstümüze birşeyler..


Köfteler Aşık Et Kasabından alınıp itinayla yenecek kıvama getirilmiştir :))



 Masamız




Karnımızı doyurup yola çıktık.ALARKO HOLDİNG siz insanları ne kadar engellesenizde yapmak isteyen bir yolunu bulur.Kapıdan kovsanız bacadan gireriz :)))


21 Nisan 2013 Pazar

Firtuna Öncesu Sessizluk

Firtuna Öncesu Sessizluk..


21 Nisan 2013 Pazar Günü Semih'le beraber DIŞDUBAK koyuna gitmeye karar verdik.Hemen çantalar hazırlandı.Çantamızın içine su, yiyecek ve giyecek koyduk.Bu güzel havada yola çıkalım dedik.


Havanın sıcak olaması nedeniyle yolda üstümüzdekileri çıkarıp çantamıza koyduk.



Bir süre yokuş çıktıktan sonra yolda gözümüze erik ağacı çıktı.Eeee göz hakkıdır dedik ve daldık eriklere.


Topladığımız erikleri poşetimize koyup yolumuza devam ettik.






Manzara adeta başımızı döndürüyordu.Ara ara durup fotoğraf çektik.






Dağ tepe demeden DIŞDUBAK yakınlarına geldik.Bisikletleri aşağıya deniz kenarına indirmek çok meşakkatli olacaktı.Bizde tepede uygun bir yere bisikletleri koyup aşağıya deniz kenarına yürüyerek inmeye karar verdik.Ve düştük yola..


Deniz çok güzeldi.Hiç dalga sesi gelmiyor, insanın içi huzurla doluyordu.Denizin açıklarında balık tutmaya gelmiş üç tekne dikkatimizi çekmişti.




Topladığımız eriklerimizi çıkardık.Bisküvi ve kolamızı da hazır hale getirdik.Artık işin en zor kısmı kalmıştı.
Mideyi bunlarla doldurmak :))))




Getirdiklerimizi atıştırırken hava bir anda kapamıştı.Tekneler hızla uzaklaşmakta,yağmur avşa adası ve denize yağmaktaydı.Havadaki bulutlar dikkatimizi çekiyor hortum benzeri görüntü bize hızla yaklaşıyordu.Çantalarımızı toplayıp hemen yola çıktık.Daha tepeyi çıkmaya başlamamıştık ki yağmur ben geldim :))) dedi.Montumu ve kapşonlu giysimi getirdiğime o an çok sevinmiştim.




Semih ise bulduğu bir köpük parçasıyla yağmurdan korunmaya çalışıyordu.Günümüz çok güzel geçmiş yağmurda unutulmayacak bir tat bırakmıştı.


 Tepeye hızla vardığımızda yağmur azalmıştı ben ise dikkatimi çeken karabaş otlarını toplayıp nereye koysam diye düşünüyordum.Semih hemen bir poşet çıkarıp bana uzattı. Çok yararlı olan bu bitkinin evde çayını yapıp içerim düşüncesiyle poşeti biraz doldurup düştük yola.Dönüş yolumuzu değiştirip dağ tepe patika su çamur demeden yolumuza devam ettik.Sonunda evimize vardık.Artk kendimizi ödüllendirmenin vakti gelmişti.


Bergamot özlü çayımızı yudumlarken tüm yorgunluğumuz üstümüzden gitmişti.

13 Nisan 2013 Cumartesi

Mantar Avcıları

MANTAR AVCILARI

 Karabiga'nın sempatik gençlerinden biri olan Cin Ali o gün okulun kantinine gelmiş, topladığı mantarları bize göstermişti.Zehirli zehirsiz mantarı çok iyi bildiğini söylemişti.Daha sonra Semih2le konuşup anlaşmışlar mantar toplamaya gitmeye karar vermişler.Nasibimize yağmurlu bir günde ''Hadi gidiyoruz hazırlan'' diye haber geldi.''Nereye?'' dediğimde ''Mantar toplamaya'' cevabını almıştım.Aslında mantarın zehirli zehisizini öğrenmek için gitmek istiyordum.Ama öyle yağışlı bir günde çıkacağımızı tahmin etmiyordum.Tahsin,Semih ve ben beraber mantar toplayacağımız alana geldik.Alanda Cin Ali'yle buluştuk.Cin Ali bizi biraz gezdirirken bir kaç mantar dikkatimizden kaçmadı.Cin Ali hemen mantarları koparttı.Mantarı neresinden keseceğimiz ile önemliymiş bunları öğrendik.Tahsin mantarların alt tarafındaki renkli kısımların siyah olmaması gerektiği konusunda bizi uyardı.Yalancı mantarlar konusunda da bizi bilgilendirdi.

Buduğumuz mantar 3-5 taneden öteye gitmezken ben poşeti dolduramayacağımızı düşünmeye başlamıştım.Alanı iyi tanıyan Cin Ali bizi mantarın olabileceği bölgelere götürerek mantarları bulmamızı sağladı.Alanda dolaşırken Semih'in bulduğu mantar  o kadar büyüktü ki hepimize yetecekti.Havanın kararmasına rağmen bu mantarı fotoğraflamamız gerekiyordu.Bulunan mantarlarla poşetimiz iyice dolmuştu.

 Eve geldiğimizde mantar sote yapmaya karar verdim.Yanınada lezzetli bir pilav yaptım.Yağmurda rezil olup eve geldiğimizde üstümüzde hissettiğimiz yorgunluğu yemek masasında atıyorduk.



Şirinleri göremesekte yağmur altında mantar toplamak çok güzel bir deneyim oldu.



Balığın Tadı



BALIĞIN TADI



Nedir balığı lezzetli kılan?Hiç düşünmemişitim ama yaşadığı yeri ve cinsi önemlidir sanırım.Bence bunlardan daha önemlisi dostum dediğin adamlarla beraber yemek,manzaranın tadını çıkarmak olsa gerek.Hepsi birleşince balığın lezzeti daha bir başka oluyor.


Madem balık yapacağız önce ateşi yakmamız gerekir dedik.Ateş yakmakta usta iki adam Semih ve Turgut ateşi yakarken,en zor görevi yine ben almıştım.Balıkları temizleme işi. :)))

 Palamutlarımız her biri bir kişiyi rahat rahat doyuracak kadar büyüktü.

Turgut bizi düşünmüş köyden mısır getirmişti.Közde mısır kokusu o kadar güzeldi ki hala kokusunu alabiliyorum.
         

Bu arada fotoğraflarımızı çeken yakışıklı arkadaşımız Tahsin sosyal medyaya koyabileceğimiz fotoları bir fotoğrafçı gözüyle çekmekte en güzel kareleri yakalamak için ışığı en doğru şekilde kullanmanın peşindeydi.